Yeni Dünyaya Uyum Sağlayalım
Son birkaç gündür duyduğum iğrenç haber mahvediyor beni. 3,5 yaşındaki Irmak'a yapılanları duyunca kanım donuyor, tiksiniyorum bu dünyadan. Düşündükçe daha derin düşünüyorum. Nerede hata yapıyoruz sorusunu soruyorum sürekli.
Öncelikle şunu kabul edelim; ülkede ruh hastası sayısı gerçekten fazla. (Tabi bu diğer ülkelerde az olduğunu göstermez) Bu insan kılığındaki hayvanların kesinlikle idam edilmesinden yanayım. Ama bundan sonraki nesilleri hem bedenen hem de ruhen daha sağlıklı yetiştirebilmek için annelere çok ama çok görev düşüyor.
Bizim Anadolu insanımız aslında çok yumuşak kalplidir. Çocuk olunca yolda bile görsek şöyle bi saçını sever öyle geçeriz yanından. Ben Ela ile dışarı çıktığımda sık sık yaşıyorum bu sahneyi. Ayy ne tatlı bir bebek diye yanımıza gelip Ela'yı sevenler çok oluyor. Öpmek isteyenler, yanağını sıkayım, saçını seveyim... İnternetten paylaşım yapınca bile hep yerimize öp diyorlar. Bu tamamen bizim sıcakkanlılığımızdan.
Eskiden çıkardık sokağa sabahtan akşama kadar oynar, akşam ezanı okununca dönerdik eve. Tüm mahalleyi tanırdık evet. Ama maalesef yeni dünya öyle değil. Mahallede en fazla 3-5 hane tanıyoruz. Koca binalar, kalabalıklar içinde kayboluyoruz. Yeni dünyaya uyum sağlayacak ve evet çocuklarımızı sokağa bırakmayacağız demek ki. Güvenemiyoruz ki kimseye. Bizim mahalleden olmasa bile başka yerlerden biri gelir de çocuğuma bir şey yapar diye aklımız gidiyor.
Ela şu anda 21 aylık. Ben kızıma başkalarının sarılmaması gerektiğini, başkaları yiyecek verdiğinde önce bana sorması gerektiğini söyledim. Ela da zaten uzaktan sevilmeyi isteyen bir çocuk. Tanıdığı, güvendiği kişilerin dışında kimsenin kucağına gitmekten hoşlanmaz. Uzaktan güle güle yapar, öpücük gönderir. Zorla kimseyi öpmez, onu zorla öpecek olursanız da avazı çıktığı kadar bağırır. Öğrettim mi? Kısmen öğrettim, kısmen de kendisi istemedi zaten. Çünkü ben de insanlarla rol yaparak anlaşmayı sevmem. Gereksiz samimiyeti, mucuk mucuk öpüşmeleri falan hiç sevmem. Kızım da bana çekmiş sanırım.
Benim tanımadığım , güvenmediğim kişiler de kucağına alıp sevmeyiversin canım kızımı. Ne demek kucağına alıp sevmek? Ne demek öpmek? Ne demek şeker vermek? Ne münasebet? Öğretin çocuklarınıza. Devir değişti artık! Ela birinin yanına gitmek istemiyorsa asla zorlamıyorum kızımı. Zorla birinin kucağına almasına da izin vermiyorum. Hatta havaalanında başıma bir şey gelmişti. Sabiha Gökçen havaalanından çıktık, orada kapıda birkaç servis firması bekler Bursa'ya geçmek için. Adamın biri bana Bursa mı diye sordu, daha evet der demez bebek arabasını aldı elimden. Ela içinde, baktım adam hızlı hızlı yürüyor. Napıyosun be sen? diye bağırdım anında. Abla sizi servise götürüyorum dedi. Gerçekten de o servisin görevlisiymiş ama kimse benden izinsiz benim çocuğumu o şekilde götüremez. Binmiyorum senin servisine deyip göndermiştim adamı. İzin vermeyin kimseye izin vermeyin!
Biz isteriz ki herkes çocuğumuzu sevsin, sülalede en çok sevilen çocuk bizimki olsun, tatlı olsun, tombik olsun... Benim hiç öyle takıntılarım yok. En çok sevilen çocuk maalesef en çok şımartılan çocuk da oluyor ülkemizde. Ben de şımarık bir kızım olsun istemiyorum. Çocuğumuzu da kendimizi de birilerine sevdirmek için uğraşmayalım.
O şerefsiz adam yaptığı pisliği itiraf etmeden önce ben ailemden çok dayak yedim, şiddet gördüm gibi bir laf söyledi. Onu yetiştiren anne- babanın kaç yaşındaki adam üzerindeki etkisidir bu. Adam çocukluğundan itibaren ruh hastası olarak yetişmiş bence. Sonucunda suçsuz günahsız bir çocuğun canı yandı.
Erkek annesi , kız annesi fark etmez. Çocuklarınıza mahrem yerlerini gizlemeleri gerektiğini, yabancıların kucağına oturmamalarını, kendilerini öptürmemelerini, başkalarının vücuduna çıplakken bakmaları gerektiğini, yabancılardan hiçbir şey almamaları gerektiğini anlatın lütfen.
Nasıl bir nesil yetişeceği biz annelere çok bağlı. Bunun farkında olarak ve ruh hastalarından koruyarak yetiştirmeye çalışalım evlatlarımızı. Hiçbir anne ağlamasın, hiçbir evlat böyle şeyler yaşamasın. Sevgiyle..